7 Mayıs 2013 Salı

The Pervert's Guide to Cinema





...Bizim için problem olan 'Arzularımızın doyurulması
ya da doyurulmaması' değildir.
Asıl problem arzu ettiğimiz şeyi şu an nasıl elde ettiğimizdir.
İnsanının arzularıyla ilgili olan hiçbir şey doğal ve spontane değildir.
Arzularımız ilkeldir.
Arzu etmek için eğitiliriz.
Sinema size neyi arzu edeceğinizi söylemez.
Sinema nasıl arzu edeceğinizi anlatır.
Sinema en önemli ayartıcı sanattır...




Slavoj Zizek… Ünlü bir psikanalist-filozof ve kültür eleştirmeni bu son söylediğimizi sinema kültürüyle sınırlandırıp ilk ikisiyle etkin olarak birleştirirsek çıktığımız yol bizi ilk olarak şüphesiz The Pervert’s Cinema Guide isimli Zizek belgeseline götürecektir.
Yönetmenliğini Sophie Fiennes’in yaptığı bu belgesel her şeyden çok Zizek-sinema ilişkisinin güzel bir izdüşümünden ibarettir. En başından sonuna Zizek’le ve onun Freud’cu ve Lacan’cı bakış açısıyla dopdoludur. Bilenler bilir ki Zizek’in popüler kültür üzerinden yürüttüğü düşünme deneyimlerini en etkin olarak sürdürdüğü alan sinema olmuştur ve yazarın (Zizek tüm bu düşünce eylemlerini her şeyden önce yazarak ifade eder çünkü) sinemayla ilişkili birçok kitabını da bulmak mümkündür.

Zizek Filmlerle İlgili Analizlerini Genelde Çekildikleri Mekanlardan Bizlere Seslenerek Yapar

Tüm bu ön bilginin ışığında diyebiliriz ki 2 saat 26 dakikalık bir süreye sahip olan bu belgesel; filmlerin sadece “izlemelik” ten ibaret olmadığını bilenler için izlemeye değer bulunabilecektir. Psyco’dan Blue Velvet’e, Solaris’ten Excorsist’e, Persona’dan Dogville’ye birçok önemli filme farklı meselelerin ışığında yaklaşan zihin açıcı okumalara sahip bu belgesel, belirli konularda Zizek’i abartılı bulup fikirlerine katılmayabilecek olsanız da Psikanalist bakış açısıyla film okuması yapmanın güzel bir pratiğe dökümü olarak da bir köşeye kaydedilebilir. Sadece bir film dediğimiz tüm bu birleştirilmiş görüntü parçalarının Erkek ve kadın rolleri, birbirleriyle psikolojik ilişkileri, kişinin bedeniyle ilişkisi, seyircinin filmle ilişkisi ve her şeyden çok realitenin fantezi ve arzuyla ilişkisi meselelerinin kamera hareketlerinden mekânın kullanımına kadar birçok ayrıntıyla iç içe olduğunun bilincinde olan Zizek, belgeselin adında da dürüstçe belirttiği gibi tüm bunları sapkınca da olsa irdelemenin asla yabana atılacak bir davranış olmayacağını kanıtlayabilmektedir.

Şimdi de Psyco'nun Setindeyiz, Norman Bates'in İdinde

 Etrafımızın tüm bu görsel ve işitsel materyallerle en çok sarılıp sarmalandığı böyle bir çağda, film izlemenin öğrenilmesi ve titizce irdelenmesi gereken bir mesele olduğu herhalde ki şüphe götürmez bir yerde durmaktadır. Ama Zizek’in de ifade ettiği gibi “gerçeğin ne olduğundan çok, gerçeğin içinde ne yattığını merak ediyorsanız eğer sinemaya bakın.”

The Pervert's Guide To Cinema'nın Fragmanı