19 Nisan 2013 Cuma

Killing Them Softly- Jackie





            Soygun sonrası; garabet, yağmurlu bir hava, tekin olmayan bir arazi.. arabadan inen ilk kertede sadece ayakkabılarını görebildiğimiz siyahlı bir adam. Yerler yağmurdan çamur içinde. Adam ilerlerken bir süre daha ayaklarını göstermeye devam ediyor kamera ve tamamen istem dışı bekliyoruz, fakat adamımız oldukça dikkatli ve paçalarını çamura bulaştırmadan yürümeye devam.. Kamera yukarıya doğru çıkıyor ve bizde Jackie’yi takibe devam ediyoruz. Elinde ki gazeteyi kendine kalkan yapıp alabildiğince yağmurdan korunmaya çalışarak ilerliyor, ilerliyor ve bir arabanın kapısını açarak içine giriyor.

            Jackie ile ilk kez karşılaştığımız bu sahne film ilerledikçe daha anlamlı hale geliyor ve onu tanımak için barındırdığı ipuçları birer birer kendini açıyor. Daha sonra bu sahneye tekrar döneceğimizi belirterek kısaca filmden ve onun olay örgüsü bağlantısında sabırla tasvir ettiği karakterimizden bahsetmek yerinde olacaktır.

            Kibarca Öldürmek en temelinde bir suç hikâyesi; işlerinin ehli ağır Amerikan ağabeylerinin örtülü kapılar arkasında yaptıkları küçük iş toplantıları ve bu toplantılar sonucunda patlayan silahlar silsilesi hikayemizin aksiyon dönemeçleri. Elbette türünün diğer örneklerinden ciddi şekilde ayrıldığı yönleri de bu filmi farklı kılan en önemli özelliği. Her şeyden önce bu film janrın tüm klişeleriyle anlattığı ana hikâyesini bir arka plan olarak kullanarak ayrıntılara inildiğinde açık açık ekonomik kriz içinde ki bir ülkenin; daha ötede kapitalist bir sistemin bilinçlerini şekillendirdiği kişilerden oluşan bir ülkenin tasviri. Jackie’de işte bu ülkenin ve şartlarının ürettiği toplumunun içinde yaşayan organik bir parçası fakat ilginç bir parçası…

Russel filmin ilginç karakterlerinden bir tanesi


            Onu ilginç kılan her şeyden önce etrafını saran tüm bu şartların alttan alta farkında olması ve tüm bu farkındalığıyla birlikte oyunun kurallarına göre kusursuzca ve soğukkanlı bir şekilde kendini konumlandırması. Yukarıda kısaca bahsettiğimiz bu suç dünyasının bir iş dünyası; Jackie’nin de masanın kurallarına haiz bir iş adamı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu dünyanın her bir aktörü yer ve zamanı geldikçe hamlelerini yapmakta ve bu hamlelerin bazıları ise suç ile işin sınır çizgilerini oluşturmaktadır. Jackie’nin görevi işte tamda bu kritik çizginin gerektirdiklerini yapmaktır. Yaptıranlar dâhil tüm o masanın sakinleri bu kritik çizginin tüm vicdani sorumluluğunun getirdiği kekremsi tadı kaldıramıyor olmakla birlikte işlerinin kârından da ödün veremeyerek düşe kalka ilerlerken Jackie tüm bu vicdani sorumluluğun kendi içinde ki muhakemelerini yapmış ve yükünü omuzlarından atmış ilerlemektedir. Bu minvalde bakıldığında onun ki ne alelade bir profesyonellik ne de bir psikopatın hastalıklı soğukkanlılığı gibi gözükmektedir. Peki onu bu iki rolden ayıran tam olarak nedir? Evet Jackie işini yaparken tam bir profesyoneldir. Tüm ihtimalleri hesaplayıp, çıkan her türlü sorunu tecrübesi ve soğukkanlılığıyla halletmektedir. Tüm profesyonelliği içinde bu adam işinin vicdani yönünü hiçbir şekilde inkâr etmemektedir. Fakat filmin sonunda yaptığı konuşmada da belirttiği gibi onun yükünü de hiçbir şekilde hissetmemektedir. Ancak bu duruşu bir inkar ve kaçıştan ileri gelmemekte aksine zihinsel ve kalbi olarak tüm bu kokuşmuş toplumun üzerine yapılmış gözlemlerle bu iş dünyasını bir suç dünyası haline getiren o çizginin en pis görevini bulduğu cevaplarla kusursuz bir şekilde yerine getirmektedir.

Jackie işinde oldukça titiz ve tecrübelidir


            Jackie bir psikopatta değildir çünkü tüm bu karmaşık dünya sakinleri içinde hem onlarla hem diğer insanlarla ilişkisi göz önüne alındığında en düzgün en dengeli duran kişide yine Jackie’nin kendisidir. Filmin son sahnesinde avukatla yaptığı konuşmada (…  Trying to be nice to you … Sure, I'm a nice guy. I like to make things easy on people... do people favors now and then.) kendisi de bunu dile getirmektedir. Örneğin diğer tetikçi Mickey her an kavga çıkaracakmış gibi asabi bir ruh haliyle, sürekli içip taşkınlık yapma meyilyle çevresindekilere tekin olmadığını hissettirirken Jackie öylesine dengelidir ki hiçbir gereksiz ve aşırı hareketini göremezsiniz. Veya henüz bir yeni yetme olan Russel neredeyse hiç ayık gezmemek de, işlerini el yordamıyla ve hep kıl payı bir şansla halledip iğrenç kıyafetlerle etrafta dolanırken; “evet ben toplum içinde sorunlu bir kıymığım” diye adeta bağırmaktadır.

Son kertede Jackie'nin kendini  tam olarak açtığı kilit bir sahne


 Jackie işinde iyidir. İnsan ilişkilerinde de öyle. Ne açıdan bakarsanız bakın konu mesleği olduğunda güvenebileceğiniz “düzgün” biridir. Evet düzgün biridir; ama iyi bir insan değildir. Zaten bu onun çokta umurunda gözükmemektedir. Örneğin hakikaten filmin belki de en naif bir karakteri olan Johnny’i öldürürken ve öncesinde onu kandırırken eli yada dili hiç titrememiştir.
 Evet son kertede adamımız; içinde bulunduğu tüm bu pisliğin farkında olan ve işini “kibarca” yapıp üzerine hiç kan bulaştırmamaya çalışan sorumlu bir iş adamından başka bir şey değildir. Tıpkı ilk sahnede ki yağmurlu havada, tekin olmayan o arazide, arabadan inip paçalarına hiç çamur bulaştırmadan alabildiğince az ıslanmaya çalışarak ilerleyen; yüzünü göremediğimiz siyahlar içinde ki adamımız gibi...



Hiç yorum yok: